Aşırı kilo ve obezite çağımızın hastalıklarından birisidir. Gelişen veya gelişmekte olan ülkelerde kişilerin yaşam tarzıyla bağlantılı olarak sağlıksız beslenme ve hareketsizlik alışkanlıkları sonucu obezite hastalığı görülme oranı yüksektir.
Yazı Başlıkları
Aşırı kilo ve obezite çağımızın hastalıklarından birisidir. Gelişen veya gelişmekte olan ülkelerde kişilerin yaşam tarzı nedeniyle fazla yeme ve hareketsizlik alışkanlıkları sonucu obezite hastalığı görülme oranı yüksektir.
Kişinin devamlı ihtiyacından fazla kalori alması veya bu fazla kalorileri harcayamaması sonucu kilo alımı süreklilik kazanır. İhtiyaçtan fazla yeme alışkanlık haline gelir. Kilo alımı arttıkça iştah hormonu seviyesi artarak kişinin fazla yeme isteği de artar hale gelir.
Fazla kiloların artık yaşam tarzı değişikliği ve egzersiz ile verilemeyeceği durumda aşırı kilolu obez hastalara cerrahi tedavi uygulamak gerekebilir. Cerrahi tedaviler obezite cerrahisi veya bariatrik cerrahi olarak adlandırılır. Tüp mide ameliyatı bir bariatrik cerrahi yöntemdir.
Tüp mide ameliyatı midenin yaklaşık %80’nin çıkarılmasıyla geride 150-200 cc mide dokusunun bırakıldığı cerrahi işlemdir. Bırakılan mide bölümü tüp şeklinde olduğu için bu şekilde isimlendirilmiştir. Aynı zamanda mide küçültme ameliyatı olarak da anılır. Tüp mide ameliyatları kapalı yani laparoskopik olarak yapılır.
Tüp mide ameliyatında mide, yemek borusu ve bağırsak ile birleştiği noktalardan kesilerek tüp şekline getirilir. Mide hacmi küçüldüğünden ve açlık hormonu olarak bilinen Ghrelin’in salgılandığı bölüm çıkarıldığından, ameliyat sonrası hastalar eskisi kadar açlık hissetmezler
Ameliyat laparoskopik (kapalı) yöntemle yapıldığı için tüp mide ameliyatı sonrası hastalar çok fazla ağrı hissetmeden hızlıca iyileşme ve kilo verme sürecine girmektedirler. Özellikle ilk bir ayda çok hızlı şekilde kilo kaybı olmaktadır ve sonrasında süreç biraz daha yavaşlayarak bir yıla kadar devam etmektedir.
Ameliyata engel durumu olmayan, uygulanan egzersiz ve diyet programlarından fayda görmemiş, belirli kriterlere uygun 18-60 yaş arasındaki kişilerde cerrahi tedavi düşünülebilmektedir.
Genel olarak cerrahi tedavinin öngörüldüğü grup vücut kitle indeksi 40 kg/m2 ve üzeri olan morbid obezler, vücut kitle indeksi 35 kg/m2 ve üzeri olup diyabet, hipertansiyon, uyku apnesi, yüksek kolesterol, eklem problemleri gibi ek hastalığı olanlardır.
Ameliyat planlanan hastaların alkol ve madde bağımlılığının olmaması, psikiyatrik açıdan stabil olması, ameliyat sonrası uzun süreli takip ve yaşam tarzı değişiklikleri açısından istikrar göstermesi de oldukça önemlidir.
Tüp mide ameliyatıyla hastalar genel olarak aşırı kiloların ortalama %60 kaybetmektedir. Bu bazı hastalarda daha fazla olabilmektedir. Tüp mide ameliyatı sonrası beslenme ve egzersiz ile bu oranın çok üstünde sonuç alınabilirken, eski alışkanlıklarına dönen hastalarda ise daha düşük oranlar gözlemlenmektedir. Dolayısıyla ameliyat bir başlangıçtır. Daha sonraki süreç hassasiyetle takip edilmelidir.
En önemli iki komplikasyon; kalan mide bölümündeki dikiş hattında meydana gelen açılmalara bağlı oluşan kaçak veya kanama olmasıdır.
Kanama durumlarında genellikle medikal tedavi ve bazen kan ürünlerinin takviyesi ile durum kendiliğinden düzelmektedir. Bazı hallerde ise endoskopik yöntemlerle müdahale etmek gerekebilmektedir.
Kaçak gelişmesi durumunda ise erken dönemde fark edilmesi önemlidir. Bu amaçla ameliyat sona ermeden kaçak testi yapılmakta ve hastanın ameliyat sonrası ilk gününde test tekrar edilmektir. Kaçak olduğu saptanan hallerde ise genellikle endoskopik dikişler ve stent uygulaması yapılmaktadır.
Kanama veya kaçak olmasının en büyük sebebi, midenin bölümünün çıkarılması esnasında kullanılan staplerlerin kalitesiz olmasıdır.
Ameliyat fiyatları, kullanılan bazı ekipmanların döviz kuruna bağlı olması, ameliyatın yapıldığı hastane ücretleri, hastanın diğer hastalıkları gibi etkenlere bağlı olduğundan sabit değildir. Güncel tüp mide ameliyatı bilgileri için doktorunuzla iletişime geçebilirsiniz.
