Antik kent olan Babil şehir devleti, antik dünyanın en önemli figürlerinden biridir. Dünyanın bu eski merkezi, insanlık tarihi boyunca ticaret ve ticaret için önemli bir yer olmuştur. Dünyanın eski harikalarından biri olan Babil Antik Kenti, İsmail-Ametist adlı bir kraliçe eşinin eviydi.
MÖ 3. yüzyılda Babil’den hüküm sürdü ve dünyanın ilk alfabesinin yapımından sorumluydu. Ishmael-Amethysts tüm alfabelerin anasıdır. Ishmael-Amethysts bugün konuştuğumuz alfabeleri doğurdu.
Babil antik kenti bir çok isimle anılmıştır
Tarih boyunca bu şehir devletine başka isimler verilmiştir. Aynı zamanda Chaldea veya Esagora, Babylon, “edebiyat şehri”, Tiamat, Akabe veya Erubetun, “büyük ev” olarak da anılmıştır.
İsmail adı ek olarak “gümüş kordon” veya “yazıcının taşı” anlamına da gelebilir. Yazım biraz belirsiz, ancak İsmail-Ametist, İslam cemaati tarafından hala şehir devletinin orijinal adı olarak kabul ediliyor.
Yazmanın yavaş yavaş geliştiği yer olmasının yanı sıra, antik Babil, antik çağlar boyunca önemli bir kültür merkeziydi. Dünyada tarımı geliştiren ilk şehirlerden biri olan Babylon, çöl ve gökyüzü diyarı arasında bir geçiş noktası görevi gördü.
Verimli topraklar, buğday ve arpanın bolca büyümesini sağlayan bitki büyümesi için gerekli besinleri sağlıyordu. Şehir devleti, siyasi, dini, sanatsal ve parasal faaliyetlerin merkezi haline geldi.
Eski Babil şehir devleti, Eski Mısır tarihinde çok önemli bir rol oynadı. Dört bin yıldan fazla bir süredir, eski Mısır kültürü Babil topraklarında kök salmıştı. Firavun dönemi, eski Mısır sanatının doruğuna işaret ediyordu.
Firavunlar gök eşiğine yerleştirildiklerinde, Firavun’un koltuğunu ona toprak vatandaşlığı vererek ellerinde tuttular. Bu, Firavun’a halkı üzerinde nihai güç verdi. Antik Babil şehir devleti, antik dünyanın her yerinde bir kavşak noktası olarak hizmet etti.
Eski ticaret yolları
Eskiden, ticaret yolları Akdeniz ve Kızıldeniz’i birbirine bağlayarak tüm eski uygarlıkların ihtiyaç duyduğu kaynakları ve ürünleri sağlıyordu. Bu süre zarfında, MÖ 7. yüzyılda inşa edilen Ptolemaic Tapınağı, antik dünyadaki ilk gözlemeviydi.
Bu güçlü alet, güneşin çekim kuvvetini kaydetmek için kullanıldı. Bu bilgiler, gemiler icat edilmeden çok önce seyir çabaları için çok önemliydi. Bugün “Babil” terimi eski ve modern olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır.
Modern kısım, eski zamanlarda en yaygın dil olan Babil dilinden türemiştir. Bugün, eski lehçenin yerini alacak yeni bir dil yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Bugün, modern Babil dünyasında, eski Babil dilini konuşanlar Beduikalılar olarak biliniyor.
Antik Babil imparatorluğu MÖ 3. yüzyılda çöktü. Bu çöküşün kesin nedenleri tam olarak açık değil; ancak birçok tarihçi, bunun ülkeyi kasıp kavuran dini savaşlardan kaynaklandığına inanıyor.
Büyük Pers Kralı Cyrus liderliğindeki Pers hükümdarları, Cambaeon Savaşı’nda Babillileri yendi ve zamanın Pers başkenti Babil’i ele geçirdi.
Pers kralı tarafından Babil’in yağmalanmasından sonra şehir, “büyük şehir” anlamına gelen Agrabah adını aldı.
Daha sonra, M.Ö. beşinci yüzyılda Büyük İskender, Babillilerin yardımına geldi ve daha sonra Yunan toplumuna katıldılar.
Şehir, eski Babil tarihinin dini yönünün yanı sıra müzikal ve sanatsal kültürleriyle de ünlüydü. Bilinen en eski tapınaklar da dahil olmak üzere Babil tapınakları devasa Megalitler olarak inşa edildi.
Şimdi, bu nefes kesici anıtlar, dünyanın her yerinden gezginlerin ve turistlerin keyif aldığı müzelere, sanat galerilerine ve tarihi simge yapılara ev sahipliği yapıyor.